Sonsuz Enerji Makineleri
- boranbezgen
- 28 Eki 2024
- 11 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 21 Kas 2024

Sonsuz Enerji Makinelerine Giriş
Sonsuz enerji makineleri, başlangıçta belirli bir miktar enerji yüklenmiş ve bu yüklenen enerji ile verilenden fazla miktarda bir enerjiyi geri vermesi istenen teorik mekanizmalardır. Bu zamana kadar yapılan tüm mekanizmaların hepsi teoride tıkanmış kalmış, seri üretime geçmeyi bırakın fazladan 1 birim enerji bile verememiştir ve veremeyecektir. Çünkü bu mekanizmaları kafalarında canlandıran insanlar ve mucitler bir takım bilimsel yasaları (Termodinamik Kanunlarını) gözlerinden kaçırıyorlar. Termodinamik, makine mühendisliğinin bir alt dalı olup, enerji ve enerjinin dönüşümü gibi konular üzerinde çalışan bir disiplindir. Zaten Termo "ısı" ve Dinamik ise "hareket" anlamına gelir. Bu disiplin altında enerji türleri belirlenmiş ve ortaya bir standart çıkartılmıştır. Terimlerin daha iyi anlaşılabilmesi için genel bir tanım yapalım:

Enerji: Makine mühendisliğinde enerji değişiklik yapabilme yeteneği gibi basit bir açıklama ile anlatılıyor. Bunun nedenini ileride daha iyi anlayacağız.
Sistem: Belirli bir kütleyi veya uzayda incelenmek için seçilmiş sınırlara sistem denir. İki farklı sistem vardır ve bileşenleri şu şekildedir:
Açık Sistem: Sınırından kütle geçişi olan sistemlerdir.
Kapalı Sistem: Sınırından kütle geçişinin olmadığı sistemlerdir.
Sınır: Sistemi çevresinden ayıran hayali veya gerçek yüzeydir. Sınırlar sabit veya hareketli olabilmektedir.
Çevre: Sistemin dışında kalan kütle ve bölgedir.
Termodinamik sistemlerin enerji dönüşümü ve verimi gibi parametreleri incelerken disiplinine uygun bir standart getirmiş ve enerji türlerini şu şekilde sınıflandırmıştır:
Mekanik Enerji
Kinetik ve potansiyel enerjinin toplamıdır. Bir cismin hem hareket enerjisi (kinetik) hem de konum enerjisi (potansiyel) olduğunda, bu enerjilerin birleşimi mekanik enerji olarak adlandırılır.
Kinetik Enerji
Hareket eden cisimlerin sahip olduğu enerjidir. Hareket eden bir araba ya da koşan bir insan kinetik enerjiye sahiptir.
Potansiyel Enerji
Konum veya durum nedeniyle bir cismin sahip olduğu enerjidir. Yerçekimi potansiyel enerjisi ve elastik potansiyel enerji bu kategoriye alınmıştır. Yüksek bir yerden düşmeye hazır bir taş yerçekimi potansiyel enerjisine sahiptir.
Isı (Termal) Enerji
Bir maddenin atom ve moleküllerinin hareketinden kaynaklanan enerjidir. Maddenin sıcaklığı arttıkça, moleküllerin kinetik enerjisi de artar. Isının kütlesi yoktur ve belirlenen sınır ne kadar yalıtılsa yalıtılsın bir ısı akışı meydana olacaktır. Yani ısı bir sistemin açık veya kapalı olmasını etkilemez. İki madde arasında bir sıcaklık farkı varsa, bu sıcaklık farkı kapanana kadar ısı transferi gerçekleşecektir. Bu nedenle evren bir sistem olarak seçildiğinde tüm cisimler birbiri ile ısı alış verişinde bulunur ve eninde sonunda evren bir denge sıcaklığında buluşacaktır. Buna termodinamik denge veya ısı ölümü denilmektedir. Bu gerçekleştiğinde evrende fiziksel ve kimyasal hiç bir olay gerçekleşmez. Korkacak bir durum yok çünkü bunun gerçekleşmesi için trilyonlarca yıl gerekir.
Kimyasal Enerji
Kimyasal bağların içinde depolanan enerjidir. Yakıtlar ve yiyecekler kimyasal enerji içerir. Kimyasal reaksiyonlar bu enerjiyi açığa çıkarabilir.
Elektrik Enerjisi
Elektrik yüklerinin hareketi ile oluşan enerjidir. Elektrikli cihazlarda, elektrikli araçlarda ve evlerde kullanılan enerjidir.
Nükleer Enerji
Atom çekirdeklerinde depolanan enerjidir. Çekirdek bölünmesi (fisyon) veya birleşmesi (füzyon) ile serbest bırakılabilir. Nükleer santraller bu enerjiyi elektrik üretiminde kullanır.
Işık (Elektromanyetik) Enerji
Elektromanyetik dalgalar yoluyla taşınan enerjidir. Güneş ışığı, radyo dalgaları, X-ışınları gibi çeşitli elektromanyetik dalgalar bu enerji türüne örnektir.
Ses Enerjisi
Titreşimler aracılığıyla taşınan enerjidir. Konuşma sırasında hava moleküllerinin titreşmesi ses enerjisini oluşturur.
Tüm bu enerji çeşitleri birbirine dönüşebilir. Mekanik hareket ısıya, sese dönüşebilir veya elektrik enerjisine dönüşebilir. Tüm bu dönüşümler incelenen sistemlerle sınırlıdır. Şimdi bu dönüşümü güzel bir örnekle anlatalım.

Yerden bir taş aldınız ve boş bir tarlaya doğru fırlattığınızı hayal edin. Taşı aldığınız andan itibaren ona bir potansiyel enerji yüklemiş oldunuz çünkü yükseklik kazandırdınız. Taşı attınız anda taş kinetik enerjiyle yüklendi ve maksimum yüksekliğe gelene kadar kinetik enerji azaldıkça potansiyel enerjisi arttı. Maksimum noktasından sonra kinetik enerji yani hız yeniden artmaya başladı ve potansiyel enerji azalmaya başladı. Burada kinetik enerji ve potansiyel enerjinin birbirine dönüşümü gerçekleşti. Enerjinin bir kısmı hava direncindeki sürtünme ile gaz parçacıklarına kinetik ve ısı enerjisi olarak geçti. Taş yere düştüğü anda ses enerjisine ve ısıl enerjiye dönüşerek tüm kinetik enerjisini sıfırladı.
Termodinamik Kanunları
Termodinamik kanunlarını anlamak için entropi ve entalpi gibi bazı kavramları anlamanız gerekir.
Entalpi (H): Sistemin yapısında topladığı her türden enerjinin toplamıdır. Kabaca şu formül kullanılır:
H=U+P⋅V
U iç enerjiyi, P sistemin basıncını ve V sistemin hacmini ifade etmektedir. Sistemde tepkime sonrası entalpi artışı meydana geliyorsa tepkime endotermik (ısı alan tepkime), entalpi düşüşünden bahsediliyorsa ekzotermik (ısı veren tepkime) olarak adlandırılır.
Entropi (S): Enerjinin ne kadar işe dönüştürülebilir olduğuyla ilgilidir. Entropi arttıkça enerjinin kullanımı zorlaşır, çünkü daha düzensiz bir duruma ulaşılır.
En basit hali ile bir fincan sıcak kahvedeki ısının odaya dağıldığını düşünelim. Bu ısı düzensiz bir şekilde kaybolur ve enerji artık daha düzensiz bir haldedir. Sıkı durun şimdi ya size kapalı sistemlerde entropinin sürekli arttığını söylersem ne düşünürsünüz? eğer evreni düşündüyseniz tam on ikiden vurdunuz! Evren kapalı bir sistem olarak kabul edilir çünkü onun dışında bilinen bir çevre ve madde yoktur. O zaman evrenin sürekli olarak entropisi artmaktadır. Bu şu anlama geliyor; insanlar bir yolunu bularak uzaya çıksa ve kolonileşse bile bir noktadan sonra artık evrende kullanılabilir bir enerjiden bahsedemeyeceğiz. Şimdi gelelim kanunlara:
Sıfırıncı Kanun
Eğer iki sistem, üçüncü bir sistemle dengede ise, bu iki sistem de birbirleriyle dengededir. Bu yasa, sıcaklık kavramının tanımlanmasını sağlar ve termometrelerin sıcaklık ölçümünde kullanılmasını mümkün kılar.
Birinci Kanun
Enerjinin korunumu yasası olarak da bilinir. Enerji vardan yok edilemez ve yoktan var edilemez; sadece bir biçimden diğerine dönüşebilir.
İkinci Kanun
Enerjinin dönüşümünde, entropi (düzensizlik) her zaman artar. Enerji dönüşümleri sırasında bazı enerji formları (özellikle ısı) kullanılmaz hale gelir ve bu durum, enerjinin tamamen verimli bir şekilde dönüştürülemeyeceğini ifade eder. Bu yasa, doğal süreçlerin yönünü belirler ve enerjinin kalitesinin zamanla nasıl düştüğünü açıklar. Ayrıca, ısı doğal olarak sıcak bir cisimden soğuk bir cisme doğru akar.
Üçüncü Kanun
Bir sistemin sıcaklığı sıfır Kelvin'e (mutlak sıfır) yaklaştıkça, entropisi de sıfıra yaklaşır. Bu, mutlak sıfırda maddenin entropisinin en düşük seviyeye ulaştığı anlamına gelir. Yani, mutlak sıfırda bir sistemin düzenli ve belirli bir yapıya sahip olduğu kabul edilir. Bunu size şu şekilde açıklamak daha iyi olacaktır. Mutlak sıfırda -273 Celcius (0 K) derecede atomların titreşimleri bile durmaktadır.
Enerji Dönüşümünü Anlamak
Şimdi kanunların ne anlama geldiğini öğrendiğimize göre sonsuz enerji makineleri hakkında bir fikriniz oluşmuş olmalı. Ama daha bu makineleri anlatmadan önce standartlarla ve fizik yasları ile çalışan bir makinedeki enerji dönüşümünü anlatarak güzel bir örneklem oluşturalım.

Bir benzinli araba motorunu gözümüzde canlandıralım. Yakıtın pistonlara püskürtüldüğünü düşünelim. Bu sırada piston mekanik bir hareket ile yakıt - hava karışımını sıkıştıracak ve bujiler pistonun maksimum sıkıştırma zamanında çalışacak ve karışımı ateşleyecekler. İşte tam burada yakıtın içerisindeki kimyasal enerji kendisini serbest bırakacak ve pistonu geri geldiği kısma doğru itecektir.
Kimyasal enerjiden doğan sıcaklık ve basınç pistonlarda mekanik enerjiye dönüşecektir. Bir litre benzin yanması sonucu ortaya 30-34 Mega Joule değerinde bir enerji açığa çıkar.
Yanma sonucu enerjinin %60-70 kadarı ısıya dönüşerek motorun soğutma elemanlarına ve egzoz yoluyla atmosfere bırakılır. Bu enerji olarak 18-21 MJ kadar bir enerji demektir.
Pistonun geri hareketi mekanik enerjidir ve asıl işi bu enerji gerçekleştirir. Çıkan enerjinin %25-30 kadarı mekanik enerjiye dönüşür ve bu 7-9 MJ gbi bir değerin mekanik enerji olarak kullanıldığını belirtir.
Pistonun silindir içindeki hareketleri sonucu iç sürtünme ile oluşan kayıplar oluşur. İç sürtünme %5-10 arasında bir kayba sebep olur ve 1,5-3 MJ gibi bir enerjiye denktir.
Motor bunlardan ibaret değil. Tabii ki yardımcı sistemler bu mekanik enerjiden faydalanacaklar. Radyatör fanı, direksiyon pompası, su pompası gibi motora bir kayış ile bağlanan mekanizmalarda bu hareketten doğan enerjiden faydalanarak çalışırlar. %5-10 kadar bir enerjiyi bu yan sistemlere verirsek 1,5-3 MJ kadar bir enerji daha kaybolur.
Arabamız artık hareket ediyor. 30 MJ kadar bir enerji açığa çıkardı ve sadece 7-9 MJ kadar bir enerji gerçekten iş yapabilecek kapasiteye sahip. Ancak bunun da hepsi maalesef kullanılamadı. İç sürtünmeler ve diğer ekipmanlara giden kayıplar vardı. Üstelik biz şu ana kadar yaptığımız tüm hesapları hava direnci ve yol sürtünmesinin olmadığını düşünerek yaptık. Şimdi bir de lastiklerde oluşan ısıyı çıkarırsak 1-1,5 MJ kadar da lastiklerde harcansa kaldı bize 6 MJ bir enerji. Yani üretilen enerjinin sadece %20 si kabaca bir tarifle harekette kullanılıyor! Aslında oldukça düşük verimli sistemler olduğu gözüküyor değil mi? Şimdi gelin sonsuz mekanizmalar bir göz atalım
Perpetuum Mobile İlkesi
Perpetuum Mobile İlkesi (ya da "sonsuz kolye ilkesi"), sürekli hareketi ifade eden bir terimdir. Latince kökenli bu ifade, mekanik sistemlerde veya doğada, sonsuz bir döngü ya da sürekli bir hareket sağlama amacını temsil eder. Bir anlamda, bir sistemin sonsuz bir döngüde çalışabileceği fikrini simgeler. Ancak, gerçek dünyada, sürtünme, enerji kaybı ve termodinamik yasaları nedeniyle tam anlamıyla sürdürülebilir sürekli hareket imkansız kabul edilir. İşte mucitlerimiz bu ilkeye kendilerini adarlar. Bu ilke onlara sonsuz enerji döngüsünün olabileceğine inandırmaktadır. Sonsuzluk makinelerinin çıkış kaynağı bu ilkedir.
Erke Dönergeci
Türkiye’de 2000'lerin başında kamuoyunda ilgi gören, sürekli enerji ürettiği iddia edilen bir makine prototipidir. Bu cihaz, herhangi bir dış enerji kaynağına ihtiyaç duymadan sürekli enerji üretme iddiasındaydı. Ancak, bu iddia bilimsel olarak tartışmalı ve termodinamiğin birinci ve ikinci yasalarına aykırıydı. Erke Araştırmaları ve Mühendislik A.Ş. adlı bir Türk şirketi tarafından tanıtılan Erke Dönergeci, birçok kişi tarafından "Perpetuum mobile" (sürekli hareket makinesi) olarak değerlendirildi. Fakat cihaz hakkında fazla teknik detay veya kanıt sunulmadığı için proje gizemli ve şüpheli olarak kaldı; bilim çevreleri ve halk arasında ciddi tartışmalara yol açtı. Tanıtımın ardından Erke Dönergeci hakkında yeni bilgi veya somut bir çalışma ortaya konmadı, şirket her ne kadar patent başvurularında da bulunsa maalesef bu makineyi seri üretime geçme sözlerinde duramadılar ve bu girişim bir hayal olarak kaldı.
Perendev Manetik Motoru
Perendev Manyetik Motoru, 2000'lerin başında Mike Brady adlı bir mucit tarafından tanıtılan ve dışarıdan enerji kaynağı olmaksızın sürekli hareket sağladığı iddia edilen bir motor tasarımıdır. Brady, motorun sadece mıknatısların itme ve çekme güçleriyle çalıştığını öne sürdü. Bu manyetik motor tasarımı, sürekli hareket makinesi (perpetuum mobile) türlerinden biridir ve enerjiyi harici bir kaynaktan almadan sürekli çalışabileceği iddiasında bulunur. Ancak, bilim dünyası bu tür cihazların imkansız olduğunu kabul eder; çünkü termodinamik yasalarına göre enerji kaynağı olmadan sürekli enerji üreten bir cihazın var olması mümkün değildir. Mıknatıslar zamanla manyetik özelliklerini kaybeder, sürtünme ve ısınma gibi faktörler de enerjiyi tüketir. Dolayısıyla Perendev Motoru, bilimsel olarak desteklenmeyen ve kanıtlanamayan bir icat olarak kaldı. Bu motor için bazı prototipler üretildiği iddia edilse de hiçbir bağımsız inceleme veya bilimsel çalışma, motorun gerçekten çalıştığını doğrulamadı.

Tasarımda da göründüğü üzere perendev motorunda iki farklı kısım görünmektedir. Bunlar; Sabit mıknatıslı kısım ve hareketli mıknatıslı kısmıdır. Mıknatıslar birbirine ters kutuplarla yerleştirilir ve sürekli bir kuvvet meydana getirir. Araştırmalarımı yaparken bir forumda perendev motoru yapmaya çalışan mucitlerin 10 sayfalık yazışmalarına denk geldim. Burada yazarlardan birisi şu konuşma ile foruma giriş yapmış:
"Herkese merhaba, Direk konuya giriyorum.....
BEEENNN YAKITSIZ MOTORU YAPTIIIIMMMMMMMM......
Bu yazıyı okuyanların şu soruyu sorduklarını hissediyorum: Hani Neredeeeeeee?
Cevap Veriyorum: Kafamın içindeeeeeeeeee...
Haklısınız "Burası dalga geçme yeri değil" öyle anlaşılmasını yadırgamıyorum.
Bu fikir ilk aklıma geldiğine sanırım 15 yaşındaydım, yıllardan beri çeşitli zamanlarda aklıma takılırdı fakat hep ertelerdim ve sonrada unuturdum. Ama bunun yapılabileceğine dair olan inancımı hiçbir zaman kaybetmedi. Son bir haftadır bu işe kilitlenmiş durumdayım ve sadece araştırıyorum. Konuyla ilgili 500 civarında video seyrettim, amacım bunlar arasından esin kaynağı bulabilmekti. Üç gündür kafamda çeşitli modeller geliştiriyorum ama hiçbirini teorik olarak çalıştıramadım. Tam "İŞTE BUUUU" dediğim anda gözden kaçırdığım bir ayrıntıyı farkediyorum ve hayal kırıklığı yaşıyorum....
Bu ana kadar sadece düşündüm ve internet üzerinden kullanabileceğim materyalleri inceledim.. Başağrısından ölebilirim.. Gece 01:00 sularında beynimde çakan şimşekle irkildim, şu ana kadar nasıl olmuştuda farkedememiştim/tik (sizlerde dahilsiniz çünkü))) )
Bulduğuma o kadar çok inanıyorumki heyecandan uyku tutmadı, bu konuda alınmış patent varmı diye araştırırken burayı farkettim ve heyacanımı sizlerle paylaşmak istedim...
EĞEEERRR, bu seferde gözden kaçırdığım bir detay yüzünden hüsrana uğramazsam, ki uğramayacakmışım gibime geliyor, Söz veriyorum bunu ilk burada paylaşacağım...
Not: şu ana kadar hiçbir modeli fiziksel olarak yapmaya uğraşmadım, bütün çalışmalarımı kafatasımdaki atölyede sürdürüyorum, şu saatte matkap spiral vb gibi aletleri çalıştıramadığım için sabırsızlıkla sabahı bekliyorum... Dua ediniz...."
Bu yazı dördüncü sayfadan ve kalan tüm sayfaları gezdim. Yapıp yapamadığını veya en azından varsa ilerlemelerini paylaşmasını bekledim. Ancak sonuç bir hüsran oldu kullanıcı adı "kara cahil" olan bu üye bir daha sayfalarda görünmedi. Bu arkadaşlar onlarca kere denemelerine rağmen böyle bir motoru çalıştıramıyorlar. Gerçi böyle söylemek bile yanlış olur! Söyledikleri gibi sonsuz bir enerji elde edemiyorlar. Çünkü bilimi gözden kaçırıyorlar.
Bedini Motoru
Bedini Motoru, İtalyan mucit Andrea Bedini tarafından geliştirilen, dış enerji kaynağı olmaksızın sürekli hareket edebileceği iddia edilen bir motor tasarımıdır. Bu motor, mıknatıslar ve çeşitli mekanik sistemler kullanarak enerji üretmeyi hedefler. Bedini, motorun çalışma prensibinin, mıknatısların birbirine olan çekim ve itme kuvvetleri ile hareket sağlamak olduğunu öne sürmüştür.
Bedini Motoru’nun temel iddiaları arasında:
Sürekli Hareket: Motor, dışarıdan bir enerji kaynağı olmaksızın sürekli dönebilir.
Manyetik Alan: Mıknatısların özel yerleşimi ile enerji üretimi sağlanır.
Ancak, Bedini Motoru da diğer "perpetuum mobile" makineleri gibi bilimsel olarak geçerliliği kabul edilmeyen bir tasarımdır. Termodinamiğin birinci ve ikinci yasaları, enerjinin yoktan var olamayacağını ve herhangi bir sistemin sonunda enerjisini kaybedeceğini ortaya koymaktadır. Zaten bu tasarımda perendev motorunun aslında bir türevidir. Düşünce deneyleri, yasalarla birleşip, işin matematiğine bakılmadığı müddetçe çalışmamaya mahkum olacaktır.
Devridaim Makineleri
Devridaim makineleri, dışarıdan enerji girişi olmaksızın sürekli olarak çalışabilen ve enerji üretebilen sistemler olarak tanımlanır. Aslında yukarıda bahsettiğimiz motorlar birer devridaim mekanizması örneği. Ancak bu mekanizmalar mucitler arasında çok ünlendiği için bunları ayrı başlıklar olarak anlatmak istiyorum. Bu mekanizmalar neden meşhur sizce? Çünkü enerjinin dönüşümü manyetik alanda biraz daha büyülü bir hal alıyor ve sanki dönüşebileceği bir enerji yokmuş gibi görünüyor ancak manyetik enerjiyi oluşturan şey elektrik enerjisidir ve hareket ısı ile sürtünmeyi beraberinde getirir. Aslında, motorlardaki manyetik alan dönüşümleri, oldukça sistematik ve termodinamik kurallara uygun çalışır. Örneğin:
Manyetik Alan Enerjisi: Manyetik alanlar, elektrik akımı gibi bir enerji kaynağı tarafından üretilir ve kontrol edilir. Bu alan, elektrik enerjisinden oluşur ve motorun çalışması sırasında da enerjiyi koruyarak döngüsel bir hareket sağlar.
Sürtünme ve Isı Kayıpları: Her ne kadar dönüşüm verimli gibi görünse de, sistemin çalışması sırasında oluşan sürtünme ve ısı kayıpları motorun enerjiyi kaybetmesine neden olur. Bu, devridaim makineleri gibi sonsuz çalışabilecek bir mekanizmanın neden mümkün olmadığını gösterir.
Devridaim Makinelerinin Çeşitleri
Devridaim makineleri genel olarak iki ana kategoriye ayrılır:
Birinci Tür Devridaim Makinesi
Enerji korunum yasasını ihlal etmeyi amaçlar. Yani makine, kendi başına enerji üreterek kendini çalıştırmakla kalmaz; aynı zamanda fazla enerji üreterek dışarıya da enerji sağlar. Birinci tür devridaim makineleri, çıktıda verilen enerjiden daha fazlasını üretebileceği iddiasındadır. Örneğin, hiç durmadan elektrik üreten bir jeneratör veya kendi enerjisiyle dönen bir tekerlek gibi sistemler bu tür makineler arasında yer alır. ancak unutulmamalıdır. Termodinamikte giren enerji çıkan enerjiyle toplamda her zaman eşittir.
İkinci Tür Devridaim Makinesi
Bu tür makine, entropi yasasını (termodinamiğin ikinci yasası) ihlal etmeyi amaçlar. Yani makine, bir enerji kaynağı olmadan enerji dönüşümlerini gerçekleştirir. İkinci tür devridaim makineleri, çevreden aldığı ısıyı tamamen işe dönüştürebileceğini ve kayıpsız bir sistem sağlayabileceğini öne sürer. Bu durum, sistemin entropisini artırmadan çalışabilmesi anlamına gelir ki termodinamiğin ikinci yasasına göre buda mümkün değildir.
Tarih Boyunca Denenmiş Bazı Devridaim Mekanizmaları
Ağırlık Döngüsü Mekanizmaları: Ağırlıklarla dengelenmiş bir tekerleğin sonsuz dönüş sağlayabileceği düşünülmüştür. Örneğin, Johann Bessler 1712 yılında "Bessler Çarkı" adıyla tanınan bir makine geliştirmiştir. Bu çarkın sonsuz dönebildiği iddia edilmiştir, ancak bu makine de zamanla durarak enerjinin korunum ilkesini ihlal edemeyeceğini göstermiştir.
Mıknatıs Tabanlı Devridaim Makineleri: Mıknatısların çekim ve itim kuvvetlerinden faydalanarak sonsuz hareket sağlanabileceği düşünülmüştür. Ancak, mıknatısların alan etkileri zamanla dengelendiğinden bu makineler de kendi başına çalışmayı sürdüremez.
Sıvı Tabanlı Devridaim Mekanizmaları: Bazı sistemler, sıvıların yer çekimi ve yüzey gerilimi gibi özelliklerinden faydalanarak sonsuz hareket sağlamayı denemiştir. Örneğin, Heron’un çeşmesi gibi sistemlerde suyun sonsuz döngü ile hareket edeceği öne sürülmüştür. Ancak, bu sistemler de enerjiyi devam ettirmek için bir dış kaynağa ihtiyaç duyar.
Termal Devridaim Makineleri: Bu sistemler, sıcaklık farklarını kullanarak sonsuz enerji üretmeyi amaçlar. Ancak sıcaklık farkı, sistemin ısısının çevreye yayılması ile dengelenir ve sonsuz hareket mümkün olmaz.
Sonsuz Enerjinin Dini ve Felsefi Boyutu
Sonsuz enerjiyi dini boyutta incelemeye kalkarsak teori bir kara delik gibi kendi için çöker Çünkü sonsuz olan sadece yaratıcıdır. Bu bir çok tek tanrılı dinde böyledir. Yazımın aslında bu kısmını çok tehlikeli buluyorum. Çünkü mucit arkadaşlar sonsuz dediysek de o kadar değil gibi bir yanıltmaca içine girmeye meyilliler. Aslında bu bir inanı meselesi, mucitler ve fikir deneyi yapan kimseler, zihinlerinde tasarladıkları makinenin/mekanizmanın çalışacağına kendilerini inandırmışlarıdır. Bu öyle bir seviyeye gelir ki tehlikeli bir fanatikten farksız olarak fikirlerini savunmaya kalkarlar. Aslında termodinamik kanunları tanrının varlığının bir delili gibi bilim dünyasına haykırırlar. Enerji yoktan var edilemez ve vardan yok edilemez. Bu bile sizi bir yaratıcıya ulaştırmaya yetmelidir. Ben bilimi her zaman din ile yoğurarak bir sonuca ulaşırım. din ve bilimin birbirinden ayrı tutulamayacağını ileride anlayacaksınız. Günümüzdeki ve tarihteki büyük bilim adamları ve düşünürler dinsiz değiller tam tersine muhafazakar bir yaşam tarzı ile yenilikleri aramışlardır. Çünkü din adeta bilimin bir yakıtıdır.
Gelelim felsefeye! Felsefede de çeşitli sonsuzluk akımları var. Ama içinde bulunduğumuz durumda bence bize Kant'ın bakışı oldukça uyuyor: Immanuel Kant, zaman ve mekân kavramlarının insan aklı tarafından algılanış şekline dayanarak, sonsuzluğu fiziksel bir kavramdan çok akıl ve ruh düzeyinde tanımlar. Kant’a göre, insan zihni sonsuzluğu algılayabilir ve ona ulaşma arzusunu hissedebilir, ancak somut bir sonsuzluk ya da sınırsız enerji düzeyi fiziksel olarak kavranamaz. Yani, sonsuz enerji düşüncesi, daha çok insan zihninin arzu ettiği ancak fiziksel sınırlarla sınırlı olduğu bir idealdir. Bu sonsuzluğa ulaşma arzusu günümüzdeki teknolojileri de ortaya çıkarmıştır. Bunlar insanlığa ivme kazandıran birer pil gibidir adeta.
Sonuç
Yazımızın sonuna kadar gelebilen ve sonsuz enerjinin mümkün olduğunu düşünen sinirlenmiş mucitlerden biri iseniz sakın sinirlenmeyin. Çünkü bu denemeler bize yeni makinelerin kapılarını aralayabilir. 1900'lü yıllarda da elektrikli scooter vardı. Ancak nerede kullanılabilirdi ki? Ancak günümüze ulaşıldığında artık bunlar kalabalık şehir trafiğinde kısa mesafeleri kat etmek için ideal birer araca dönüştüler. Bakarsınız tasarladığınız bir mekanizma ileride gündelik hayatı kolaylaştıracak bir makineye döner. Senden istediğim tek bir şey var aslında. Bilim okumaları yaparak, çalıştığın alan hakkında bilgi sahibi olman ve bunun neden mümkün olabileceğini veya olamayacağını anlaman, en azından projeni planlı ve programlı devam ettirmendir. Sağlıcakla kal!
Comments